Büyük Tutkum Koşu’ya Veda Mı Ediyorum Acaba?

Yıllardır sosyal medya hesaplarım üzerinden “KOŞU” tutkumu yansıtan paylaşımlar yapıyorum, sizler de beğenme ve geri dönüşünüz ile hep destek verdiniz, ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum.

Şimdi, mekân, zaman fark etmeksizin 40 yılı aşkın süredir tutkuyla bağlı kaldığım koşuyu asgariye indirip yerine kürek çekmeyi koyduğumu biraz hüzün biraz bu yeni spor dalına duyduğum merak ile sizlerle paylaşmak istedim.

Koşmak da birçok spor gibi önemli fedakârlık ve yoğun efor isteyen bir spor dalı. Benim tercih ettiğim koşu türü de yolda, arazide, kaldırımda, trafik güzergahlarında yapılıyor olması nedeniyle birtakım riskleri barındırıyor. Bir takım kaza ve yaralanmaları da tecrübe etsem de bu riskleri, daha çok önlem alarak ve azami dikkat ile bugüne kadar bertaraf edebildiğimi düşünüyorum. Ancak koşmanın bir diğer önemli etkisi de dizler, eklemler, bacaklar üzerinde, ki bu etkiyi son dönemde hissetmeye başlamamla birlikte spor hayatımda bazı değişiklikler yapmaya karar verdim.

Sizlerle koşuyu nasıl sevdiğimi paylaşmak ve sizleri deneyimlerimden yola çıkarak bu tutkulu spor dalını seçme konusunda cesaretlendirmek de istiyorum. Her koşuda, hayatımın farklı bir yönünü keşfettim. Kendimi zorladım, sınırlarımı aştım, başarmanın gururunu, ders çıkararak durmadan yola devam etmenin faydalarını tecrübe ettim. Hayatın güzelliklerini keşfettim. Koşmak, benim için sadece bir spor olmaktan çıkıp motivasyon kaynaklarımdan biri olarak hayatımın önemli bir parçası oldu.

Hayatımda bu kadar önemli yer kaplayan koşu tutkum ile ilgili biyografik bilgileri paylaşmak istiyorum.

  • 6 yaşında Almanya’da Baden Württenberg eyaletinin Aalen şehrinin bir köyündeki TSV Westhausen spor kulübünde futbol oynamaya başladım.
  • 10 yaşında Türkiye’ye kesin dönüş sonrası Kocaelispor yıldız takımına seçildim, ancak alışmış olduğum futbol ortamı ve şartlarının olmaması nedeniyle devam ettirmek istemedim, ortaokul voleybol takımında oynamaya başladım.
  • 14 yaşında Askeri Lise’ ye başladığımda Voleybol takımına seçildim, ancak Beden Eğitimi sınavında okul takımının 1500m koşucularına yakın bir derece koşunca yoğun ısrarlara ve transfer tekliflerine karşı koyamayıp Atletizm Takımına orta mesafe koşucu olarak dahil oldum.
  • Böylece farklı sporlarda koşmanın dışına çıkarak, koşucu olarak Atletizm dünyasına katılmış oldum.
  • Askeri Lise ve Hava Harp Okulu öğrenciliğim boyunca orta mesafe koştum, sezonda 800m ve 1500m yarışları ile kış döneminde Kros yarışlarında birçok madalya ve derece kazandım, Atletizm 1. Liginde kulüp seviyesinde koştum. En büyük hayalim Milli Takımıza seçilmek ve ülkemi uluslararası yarışlarda, belki de Olimpiyatlarda temsil etmekti, buna yakın dereceler koştuğum da oldu, ama hayalimi gerçekleşemedi.
  • Boğaziçi Üniversitesi öğrenciliğimin başlarında ara verilmiş olan Atletizm takımının yeniden kurulmasına ön ayak olan ekipte yer aldım, bu ekibin Boğaziçi Üniversitesi Spor Kurulundaki temsilci oldum. Üniversite eğitimim boyunca hem koştum, hem de Spor Kurulunda YK üyeliği ve Başkanlık yaparak, farklı boyutlarda da spora hizmet etme  fırsatı yakaladım.

Mutlaka düşmem gereken bir not : Boğaziçi Üniversitesinde Spor Kurulu işlerine kendimi çok kaptırmış olmamdan dolayı Atletizm takımındaki koşucu rolümü ihmal ettim (O dönemde Boğaziçi Üniversitesi Atletizm takımında birlikte olduğum hocalarım, abilerim, arkadaşlarım okurlarsa diye belirtmek istedim.)

  • Aktif iş hayatına başladıktan sonra koşmaya devam ettim. Sabah erken kalkarak, hafta sonları ve seyahatlerde bu tutkumu sürdürmeye çalıştım. Yaklaşık 30 yıldır da bunu keyifle yapabildim.
  • Son 10 yılda ayda en az 100k koşma hedefiyle 5k, 10k, 15k, yarı maraton yarışlarına katıldım, haftada 2-3 kez antrenman amaçlı 10k-28k aralığında koşular yaptım.

Koşmak benim için sadece bir spor değildi, aynı zamanda bir tutku, bir yaşam tarzıydı. Hayatımın birçok aşamasında, koşu hayatımın bir parçası oldu ve bana pek çok başarı, mutluluk ve tabii ki zorluk ve acı da getirdi. Antrenmanlar, yarışlar, zaferler, hepsi benim için unutulmaz deneyimlerdi. Kendimi bildim bileli hep koştum, ama bunu da yaparken de yoğun koştum.

Mesela, orta mesafe koşunun bir özelliği hem hız hem dayanıklılık arasında doğru dengeyi bulmak ve yarış bittiğinde tüm enerjiyi tüketmiş olmak, hatta ayakta kalacak takati bulamamak. Bunun bana hayatta çok faydası oldu, hiç pes etmemeyi, enerjimin son damlasına kadar mücadele edebilmeyi öğretti bana.

Bir çok şehir, arazi ve yolu deneyimledim. Budapeşte’de, Munih, Düseldorf, Stuttgart, Berlin’de, Amsterdam’da, Londra’da, Milano’da ,İspanya Barcelona, Madrid’de, Lizbon’da,New York, Los Angeles ve San Francisco’da, Dubai’de..

Hafif koşu, yürüyüş denemelerim oldu, ancak keyif alamadığım için tekrar yoğuna döndüm hep. Kesinlikle tam olarak olmasa da powersport vari yapınca spordan keyif alıyorum. Fakat, bu şekilde devam edersem özellikle diz ve eklem sakatlıklarının hayatımda yer alma olasılığının yükseleceğini tahmin ediyorum. Bunun da tutkuma, özel hayatıma, iş hayatıma sekte vurmasını istemiyorum.

Bir süredir “Longevity” konsepti üzerinde okumalar ve araştırmalar yapıyorum, çünkü ben de hayatımın bundan sonraki bölümünde, Allah kısmet ederse, mümkün olduğunca uzun ömür, sağlıklı yaşlanma ve yüksek yaşam kalitesi arzu ediyorum. Bu konudaki araştırmalarım ve deneyimlerimi sizlerle gelecek yazılarımda paylaşıyor olacağım.

Biliyorum ki her şeyi aynı yapıp farklı sonuç beklemek olmaz. Bu nedenle koşuyu asgari düzeyde tutup onu yerine kürek çekeceğim. Kürek, hem vücudun birçok kasını çalıştıran hem de “low impact” (düşük etki) diye tanımlanan bir aktivite türü. Diz, eklem, kas sakatlıkları birçok spor için geçerli. Bütün spor dallarında dikkatli olmak gerekiyor ama bazıları bu konuda daha az riskli, tabii doğru yaklaşır ve doğru yaparsanız.

Neden kürek derseniz; evde yapılabiliyor, özel hazırlık, özel mekan gerektirmiyor, yoğun efor sarf ettirebiliyor… Daha ne olsun tam benim istediğim.

Bu nedenle, bu tutkulu yolculuğumda bu değişimi gerçekleştirirken, sizlere de bu muhteşem aktiviteleri keşfetmenizi ve hayatınızın bir parçası haline getirmenizi tavsiye ediyorum. Bu aktiviteler, sadece fiziksel sağlık için değil, aynı zamanda zihinsel sağlık için de son derece faydalıdır.

Benim için koşu, hayatımın bir parçası oldu ve hep öyle kalacak.

O halde, çok sevdiğim (powersport) koşmaya veda ediyorum, kürek çekmeye merhaba diyorum. Arada sırada hafif koşu yaparım mutlaka 😉

Hayırlısı olsun bakalım

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: